Geçenlerde çıktığım kültür turunun Troia kısmını sizlere anlatmıştım. Şimdi geldik turum diğer bir ayağına. Haritadaki yerimiz şu anda Assos Antik Kenti.

Assos aslında pek bir antik bölgedir. Günümüzdeki adı ise Behramkale olarak geçmektedir. Yerleşimi volkanik bir tepede bulunmaktadır ve M.Ö. 6. YY’da kurulmuştur. Aristoteles ise burada uzunca bir mühlet yaşamış ve bir okul kurmuştur. Dünya’nın ilk üniversitesi gibi söylemler de bulunmaktadır.

Gezimiz sırasında otoparktan tepeye yürürken köy içinden geçiyorsunuz. Köylünün geçimi tamamen burayı ziyarete gelen turistlerdendir. Takı, anti eşyalar ve çiçek böcek satıyorlar tezgâhlarda. Tezgâhlara da bir miktar kira ödedikleri de aldığım duyumlar arasında.

Assos şehrine girmek için bir miktar para ödemeniz gerekli. Müzeler müdürlüğü burayı da parsellemiş durumda. Aslında iyi de yapmışlar. Malum bizim Türk milleti parasını vermediği bir şeyin değerini asla bilmiyor. Para verince ayrı bir değer kazanıyor. Bunca zaman dayanmış sütunları, çevredeki lahitleri (Lahit Nedir ve Lahit Mezar Çeşitleri) görmek insana ayrı bir haz vermiyor değil hani. Her gördüğüm lahit gibi bunun da bir kıyısı köşesi define avcıları tarafından oyulmuş. Buradaki lahitlerin üzerinde bir tekneye benzer taş var. Dünya’yı su basacakmış ve o ölüler dirilerek kapağı açtıklarında kapak bir tekne gibi duracakmış. Bunu akıl eden zihniyet taşın battığını akıl edememiş. Bir de taşlar özel bir cins taştan imal edilirmiş. Bu da cansız bedenin bir an önce yok olmasını sağlıyormuş. Böylece yerden ve malzemeden tasarruf ederek 2-3 kişiyi aynı mezara sokabiliyorlarmış. Tekne olduğunda o kapak birisi sürecekmiş o tekneyi. Ona da bahşiş versinler bir de dirildiklerinde zengin yaşasınlar diye ölenin mezarına geleneksel bir adet olan değerli eşya koyma işi burada da varmış. Kefenin cebi yok ama lahitte boş yer çok. Ayrıca köye girişte de Aristo amcamız bizi saygıyla selamlıyor her geçene selamlayıp gideni yolcu ettiği gibi.

Tepe coğrafi olarak gerçekten çok güzel bir yerde. Karşınızda Midilli Adası, Ege Denizinin berrak suları sizi Nisan ayında denize atlamaya teşvik edebiliyor. zira orada dayandım fakat Kaz Dağları’nda dayanamadım. Az daha Süt Üven Şelalesi altındaki dereye atlayacaktım ki ayağımı soktuğumda vazgeçtim. Keşke yaz ayları olsaydı diyorum.

Assos Antik Kenti’ne gittiğimizde bir grup turist vardı. Dikkatimi çeken şey hepsinin elinde bir not defteri oluşuydu. Sanırım öğrencilerdi. Bizimkiler de öğrenciydi fakat not tutanı falan görmedim ben. Ya biz çok iyi hafızaya sahibiz ya da onlar biraz balık hafızalı. Assos için pek de bir şey söyleyemiyorum çünkü çok büyük bir yer değil. Troia bölgesinde yer almakta zaten.

bir de Assos Antik Limanı mevcut. Hemen tepenin aşağısında. Dik bir yolu var. İnanın bir uçurumdan iner gibi oluyor insan. Tepe denize çok yakın çok yüksek olduğundan biraz meşakkatli oluyor inip çıkması. Aşağıda ise antik bir nokta mevcut değil. Liman bizim Beylerbeyi İskelesi’nin oradaki balıkçıların teknelerini bağladığı yer gibi aynı. Orada da balıkçı tekneleri var. Tek fark bizimkilerden binlerce kat daha temiz tutuyorlar.

Perslilerin suçudur bu bir nebze de olsa. (Persliler nedir bilmeyenler için Persliler bildiğimiz İranlılardır.) Adamlar işgal ettiklerinde yapmaya değil yıkmaya özen göstermişler daha çok. İşleri güçleri yıkım olmuş adamların. Kalanıyla da köylüler zaman geçtikçe ev falan yapmışlar zaten. Mesela bazı mekânların malzemesi Aristoteles’in okulundan falan alınarak kullanılmış ama yine de Assos’un kartpostallardaki o 3 sütunu duruyor. Ben de önlerinde bir resim çekindim ayaküstü.

Kısacası tarihe bir adım daha yaklaşmaktı ASSOS benim için…
[nggallery id=22]

immortALance

Yönetici

You may also like...

2 Comments

  1. Assos diye tarihi bir isim dururken biz hala her nedense Behramkale deriz güzelim yere …

  2. Tarihler boyunca çeşitli isimlerle anılır yerler. Günümüzdeki ismi Behramkale olsa da Assos ülkemizde de daha yaygındır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.