Bildiğinizi gibi yaz tatili 1 Eylül itibari ile bitmişti. Tabii ki bu benle alakalı değil kesinlikle. Benim okul 6 Ekim tarihinde açıldığından dolayı ben fazla kasmıyordum. Eh bu tatil havası elbette bloguma da vurmuş durumda.
Tatilde yazı yazmak pek işime gelmiyor aslında. Oturup yapılan yorumları incelemek ve teknik işlerle uğraşmak daha kolay oluyor gibi. Fakat bugün aldığım bir eleştiri karşısında yeniden yazmaya başlama isteği duydum. Hatırı sayılır bir kişiden geldi istek.
Kavacık semalarında uçtuktan sonra metro ile eve geldim ve başladım yazmaya. Eh yazarken de bir konusu olsun değil mi efendim. Başlığımıza itafen konumuz müzik olsun.
Müzik dinlemeyi seven bir insanım. Sürekli winamp çalar durur alttan alttan. Siyasi olmadığı sürece her türlü müziği de dinlerim açıkcası. Ruhumu okşar ama son zamanlarda Türk müziğinin kalitesinin düştüğünü hissediyorum. Artık çoğumuz da biliyoruz ki iyi söyleyen değil iyi soyunan kazanıyor. “Ah ah… Kim kaldı eskilerden?” denilecek kadar da düştük düşüyoruz.
Önceden Zeki Müren’imiz vardı. Erkin Koraylar yetişmiyor artık. Orhan Gencebay bir daha gelmeyecek Dünya’ya. Yine de bizim yapımcılarımız soysunlar çıkartsınlar milleti piyasaya. Bu demek değildir ki üretim sıfır. Hayır güzel söyleyen bir kaç isim var. Doğru yolda ilerliyorlar ama bugün çıkıp da yarın yok oalcak çok fazla isim var. Umarım ben yanılıyordurum da torunlarımız 100 yıl önce kaydedilmiş Ferdi Tayfur, Barış Manço dinlemezler..