Türkiye’nin bulunduğu coğrafya nedeniyle insanlarına çok büyük kişilik etkileri bulunmaktadır. Bir yanımızda batı bir yanımızda ise doğu. Birçok kültüre ev sahipliği yapıyoruz. Bir İtalyan “Ben İtalyanım” derken Bir Türk” Ben Akdenizim, ben Doğuyum, Ben Batıyım, Ben Karadenizim…” diyebiliyor. Bu da büyük bir nimet olmasına rağmen kullanılanılışına göre bir eksi de olabiliyor.

Çok farklı kültürler insanımızda çok farklı etkiler bırakıyor. Aile kültürüyle dolan kısmından boş kalanı dışarıdan doldurmak zorunda kalan Türk insanı eğer eğitim eksikliğine de sahip ise büyük bir çelişki yaşıyor. Bunu da en çok gençlerimizde ve kızlarımızda ne istediğini ne yaptığını bilmezlik olarak görebiliyoruz.

Bir bayan geçerken önümüzden giyimi kuşamı vs. her şeyiyle batılı gibi görünmesine rağmen kişilik olarak tamamen farklı olabiliyor. Büyük bir tezat yaşayabiliyor. Mahalle bakkalımızda geçtiğimiz akşam bu konu üzerine biraz sohbet ettik ve kızlarımızın içerisine düştüğü boşluğu değerlendirdik. Değerlendirme sonucunda ise bu coğrafi konumun oldukça iyi değerlendirilemediği aksine bizi dar farklı kültürün içerisinde kültürsüz bıraktığını gördük.

Bir Avrupa kültüründe mini etekler giyilir, giyim tarzı eğlenmeye odaklıdır ve o kişi eğlenir. Çıkar tanımadığı birisiyle dans eder. Siz yalnız oturun yanınıza gelir ve sohbet eder. Mutlu olmaya hakkın yok der fakat bir Türk kızı sizi gözleriyle yer yanına gidince de sizi bin pişman eder. Böyle bir enaniyet ile yaşamaktadır. Ben batılıyım derken aslında ailesinin doldurduğu yanıyla hala bir başka kültüre sahiptir. Dışı seni içi beni yakar derler ya öyle bir durumda kalmıştır. Sorsanız adam gibi adam arıyordur fakat adam gibi adam kavramı kafasında hâlihazırda belli değildir. Bir Avrupalıya göre mi yoksa ailesinden aldığı kültüre göre mi adam gibi adam aramaktadır bunu bilmemektedir ki bu iki kültüre sahip olduğunu ve bunlar arasından bir çatışma, tezatlık yaşadığının farkında bile değildir.

Enaniyet ile yaşayan bu kişiler bir ömür böyle gitmemektedir. Gençlik bitince, 30 yaşına gelince fakat daha bir yuva bile kuramamış durumda olduğunu görünce zamanın da kendisine verdiği tecrübeyi de katarak aklı başına gelmiştir. Ben güzelim bak Avrupalı giyindim beni beğenmeyen yok, elimi sallasam ellisi diyen zihniyet o gün bin pişman olur ve birisi O’na otobüste dolmuşta buyur teyze otur dediği anda aslında düştüğü büyük tezadın farkına vararak evde kaldığını tamamıyla hisseder.

Bu kesinlikle her kızımızın o durumda olduğu anlamına gelmez elbette. Gerçekten ne yaptığını bilmeyen bu kesime rağmen ne yaptığını bilen, ne olduğunun farkında bir çok insanımız da mevcuttur fakat içimizdeki ailenin dolduramadığı kültürel yanı televizyon ile, dergiler ile dolduran bu kızlarımız boş kalan yanını kitap ile, eğitim ile dolduranın yanında çok eksik kalmaktadır. Büyük şehirlerimizdeki bu boşluk ise tamamıyla hayatları bir boşluğun üzerine sürüklemekte, yaşam kalitesini düşürmektedir.

Konu biraz karışık ve dallı budaklı oldu fakat bunun toplanmış halini hala tasarlayamadım nedense. Ortada bir mantık aramak yanlış çünkü mantıkla bağdaşan bir durum söz konusu değil. Televizyon kültürüyle donanmış bu kızlarımız ki buna daha çok Tele vole kültürü de denir tamamıyla hayattan bir haber, kişilik çatışması içerisinde yaşamlarını sürdürürken hayatlarından çok fazla şey kaybederler. Öncelikle ne istediğimizi, ne olmak istediğimizi bilmek yerinde olacaktır. Avrupa ise Avrupa Doğu ise Doğu. Aileden Doğu Televizyondan ayrı bir yer toplumsal gelişmeyi tamamıyla etkilemekte. Yukarıdaki örnek en belirgin örnektir. Ne yaptığını bilmemenin diğer insanlara etkileri bir yana dursun daha birçok farklı etkisi de mevcuttur.

Ne yazmakla biter ne düşünmekle. Bunun en büyük önlemlerinden birisi de eğitimden geçmektedir.

immortALance

Yönetici

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.