Hatırlıyorum çocukluk yıllarımdı. Daha okula yeni başlamış, Tv nedir? Yeni öğrenmiştim. Kumandaları çözmeye çalıştığım zamanlardı.
Üzerindeki harfleri okuduğumda sevindiğim. Teletexlerde fıkra okuduğum zamanlar. Döndüm işte eskiye. Saolsun Dilek arkadaşım “Az olsa öz olsa keşke” başlıklı yazısında bahsetmiş.
Son zamanlarda bir çılgınlıktır başladı. Hani olur ya savaş çıkar erzaklar
depolanır, karaborsaya falan düşerler. Erzaktan beter oldu. Saymayacağım bile dizilerin adını çünkü takip etmiyorum ama duyduklarıma göre, rastladığım yerlerde her gün farklı bir isme rastlıyorum. Karaborsaya bile düşemeyecek kadar fazlalar yani. Etkileri de var bunların.
Çocuklarımız bu batılaşmış dizilerin kültürüyle büyüyorlar artık. Hani hep tartışması olurdu, televole ahlakı bizi bitirdimi diye. Evet bitiremedi kendisi bitti ama artık dizilerimiz var. Türk ahlakına aykırı düşen. Örf adetlerinden yoksun. Sadece göze hitap eden. Sanırım değişiyoruz arkadaşlar. Önüne geçilirmi bilinmez ama bir mutasyon sürecindeyiz.
Bir aralar “Mahallenin Muhtarları”, “Bizimkiler” gibi diziler vardı. Yüzlerce bölüm yayınlandı ve herkes izlerdi. Herkes kendinden bir parça bulurdu ve hayranı olurdu. Sanki içlerinden birisi bizdik. O zamanlar çocuklar mahallede top oynuyorken topun peşinde “Ronaldo”, “Pele” diye koşuyorlarsa evdeki muhabbetlerimiz; “Sen de Zekiye gibi konuştun şimdi” şeklinde sürüp gitmekteydi. Karı koca, çoluk çocuk hep birlikte izlenirdi. Sosyal mesajlar verilirdi. İşte bu yüzden onlarca yıl sürdüler.
Şimdi bakıyorum da hiçbir tv kanalında kendimden birşeyler bulamıyorum. Ben ömrünü barlarda geçiren bir insan değilim ya da dublex evimde yaşamıyorum. Yazlığım da bodrumda triplex bir daire değil. Tamam yaşam standartımız yükseldi ama çevreme bakındığımda dublex evde yaşayanların sayısı o kadar da yükselmedi. Yazık oluyor bize. %8 mecburi eğitici yayınları gecenin 3’üne koyan kanallar yayınladıkları bu dizilerle %30luk bir zararlı içerik oluşturuyorlar. Biz de Batı’ya dönük yüzümüz ve Doğu’ya, eldiğimiz yere dönük sırtımızla bunların peşinden gidiyoruz. Brezilya, Arjantin pembe dizilerinin kötü birer kopyası dizilerimizle. Onların kültürü olduğunu bildiğimizden az etkilenirdik pembe dizilerden. Bağlanırdık ama onlar gibi yaşamaya çalışamazdık. Şimdi karşımızda bizim içimizden birisi var. Aynı açlığın kol gezdiği Amerika’nın Holywood’una döndük. Hem de berbat bir kopyası. Güzeli göster kötü o kadar da önemli değil.
Eline kalemini alan senarist olursa
Böyle kirli ekranlar kaçınılmaz olur
İbret-i alem için bir kaçını sallandırmak mı lazım ne :P
Taksim’de sallandıralım :)