Eski Dizilerden Süper Baba1989 yılında doğmuş olmama rağmen şu ana kadar 4 nesil kadar dizi konusuna şahit oldum. Benden önce anlatılanlara göre sükse yapanlar genelde Pembe Dizi diye adlandırdığımız Güney Amerika yapımı diziler olsa da, ben Mahalle yaşantılarını konu alan dizilere rastladım.

Çocukluğumda Mahalle’nin Muhtarları, Süper Baba, Bizimkiler gibi dizilerle geçti yaşantım. Bunlar istanbul ve mahalle yaşantılarını anlatan filmlerdi genellikle. Mahalle’nin Muhtarları Maltepe civarlarındaki bir mahalledeki insanların yaşamlarını anlatan ve ekran başındakilere kendilerini aynada görür gibi görmesini sağlayan dizilerden bir tanesiydi.

Bizimkiler ise bir apartmandaki aile fertlerini konu alan diziydi. Bu dizi de apartman yaşantısını oldukça irdeleyen bir yapımdı. Nerede çekildiği konusunda fikrim yok fakat oradaki oyunculardan sadece bir iki tanesi daha sonra hayatlarını ekranlarda sürdürdüler. Diğerleri ise yitip gitti bazıları sefalet içerisinde olmak üzere.

Süper baba ise yine bir mahallenin yaşantısını anlatan dizlerdendi. Özellikle bu diziyi biraz uzun yazacağım çünkü Çengelköy ikamet ettiğim semte ( Beylerbeyi ) çok yakın olmakla beraber o filmdeki yapısını hala devam ettiren bir semt. Her yıl buluşarak günler düzenleyen sakinlerden oluşuyor. Hala bir bağlılık ve sahiplenme mevcut. Süper baba da bu tür bir konuyu işliyordu ve 5 yıl kadar sürdü.

Şevket Altuğ bu dizi sonra Metin Şentürk ile kalitesiz bir senaryo sunucu çöpe gitmiş bir dizide oynadı. Dizi de bundan dolayı olsa gerek erken bitti. Tıpkı Erdal Özyağcılar’ın Bizimkiler’den sonra dikiş tutturamadığı şu Ay Baba rolü gibi. Yine de bu ikisi büyük oyunculardır. Türk sinemasına değer katan isimlerdendir. Temel rolündeki Erkan Can ise Mahallenin muhtarlarından sonra bir kaç filmde rol aldı. Özellikle Takva filminde oldukça kaliteli bir oyunculuk ortaya çıakrttı. Gemide filmini de büyük bir zevkle izledim. Fadime rolündeki Aydan Burhan ise diziden ayrıldıktan sonra Yangın Ayşe rolüyle tutmayan dizide silindi. Sonraları da kiloları da artınca zaten gözden de ırak birisi tanınmayacak bir durumda…

Böyle bir jenerasyon çocukluğumla beraber geçti gitti. Yayın süreleri çok tutuğundan dolayı uzun dizilerdi. O zamandan kalma pek te dizi yok hani aklımda. Çok tutması ise güzelliğinden midir yoksa ortalıkta bi memleket dizi olmamasından mıdır bilmiyorum. Sanırım bu konuda geçmişte bu dizileri daha iyi hatırlayan varsa onlar daha ayrıntılı bilgi verecektir. Bundan sonra ise saçma sapan dizilerle geçti ve Asmalı Konak bu araya Özcan DEniz ve Nurgül Yeşilçay ile damgasını vurdu. Hem de öyle böyle değil. Bundan yola çıkılarak İkinci jenerasyonumuz olan Köy Ağaları, Konak Yaşantıları serisi başladı. Bir sonraki yazımda da bu jenerasyondan bahsedeceğim.

Son bir hatırlatma olarak da; ben ayda ortalama 5 saat bile televizyon izlemeyen bu duruma dışarıdan tanık olan birisiyim. Dolayısıyla eleştiri için fazla bilgi sahibi olmasam da bilgi açısından eksik olduğum yerleri araştırarak tamamlamaktayım. Yanlış veya eksik noktaları düzeltirseniz sevinirim…

immortALance

Yönetici

You may also like...

4 Comments

  1. Bizimkiler dizisi yanlış anımsamıyorsam Şenesenevler semtinde çekiliyordu.
    ***
    Sözünü ettiğiniz bu dizilerdeki oyuncuların çoğu ajanslardan toplanma değil tiyatroda emek vermiş, tiyatroda tanınmış, kendilerini kanıtlamış kişilerdi. Tiyatroya gitme alışkanlığımız tavsadığı için belki onlar da zorunlu olarak önce dizileri sonra program sunuculuklarını seçtiler.
    ***
    Son yıllarda gösterimde bulunan dizileri hiç mi hiç izlemediğim için bir karşılaştırma yapamayacağım; ancak geçmişteki dizilerdeki karakterler Hatalarıyla, sevinçleriyle, hüzünleri ve ümitleriyle hemen yanıbaşımızda bulabileceğimiz kişilerin özelliklerini taşıyorlardı; yani içimizdendiler.
    ***
    Ayda ortalama 5 saat tv izlenmesi bana çok az geldi. Her hafta bir maç izlesem (ve tanıtım, söyleşi vb ayrıntılar yayımlanırken kapatsam) bile izleme süresi ayda 4 x 90 = 360 =>6 saat yapar; oynanmamış kabul edilen süreleri saymıyorum bile :D)
    Bunun filmi var, haberleri var, güncel tartışma programları var…

  2. Ne yazık ki; 5 saat bile çok. :)

    Lig Tv Vb. sistem yaşadığım hanede olmadığından özetleri bile izlemiyorum. En fazla müzik dinlerim onu da klipleri izlemeden. İçerde çalarken müzik ben işime bakarım.

    Haberleri ise zaten internet üzerinden okuyabiliyorum. ( Bu bana Mehmet Ali Birand’ın geveleme, Uğur Dündar’ın boş şeyleri gibi sunucu kahırlarını çektirmiyor. )

    Filmleri de zaten bilgisayar üzerinden izliyorum. Televizyonda kendini izletecek bir film olmuyor. Genellikle sinemaya bile girmemeişken izliyorum filmleri de vizyondan televizyona düşene kadar bekleyeyim.

    Böylece Televizyon neden izlemediğimi de anlattım. Günün zaten evde yatak hariç geçirdiğim kısım genellikle 5-6 saat iken hafta sonları aile fertleriyle beraber mecburi izlediklerim dahil bu kadar.

    Yazın artıyor tabii ki bu oran. Neyse çok bahsettim kendimden…

    Ne yazık ki Tiyatro alışkanlığımızın sıfırın altında. Zira ben de bu huyu edinebilmiş değilim. Oyuncuların tiyatrodan geldiğini elbette es geçmemem lazımdı fakat artık Tiyatro ekmek kapısı olmaktan çıktı diyebiliriz. Tiyatrodan para kazanılsa bile eskiye oranla çok daha az. Kültürler değişmektee. Önce tiyatro, sonra kitap okuma alışkanlığı gidiyor. En son Filmler de bitince ve insanlar aşka da inanmayınca ben de bu blogu kapatacağım. :)

  3. Yanıtınızın son cümlesi tek kelime ile muhteşem. Neyse ki insan var olduğu sürece, filmleri bilemem ancak aşka inananlar hep çoğunlukta olacağına göre bu blog uzun ömürlü olacak demektir…

  4. Açtığım gün şöyle bir hayal kurmuştum. 30 yaşına geliyorum ve yine yazıyorum. Başımda saçlar azaldığında ve beyazlar çoğaldığında, birçocuğum kucağımdayken… :)

    Allah kısmet ederse o günleri de göreceğiz hep beraber…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.