Bir evliliğe adım atmak bir evliliği sürdürebilmek kadar zor günümüzde. Oldukça meşakkatli ve oldukça detaylı bir süreç. Dengelerin tamamı hassas ve kırılgan bir ilişkilerden farklı. Çoklu bir ilişki. Kendi ailen, karşı aile ve bunlarla derinden bağlantılı olan herkesle alakalı bir süreç.

Ve en önemlisi de şu. Kendi mutluluğunuz. Sizin ikinizin mutluluğu. Zira düğün bittikten sonra tamamen kendi başınıza sadece ikiniz kalacaksınız baş başa ve diğerleri için sadece evlenmiş bir çift olarak kalacaksınız. Zaman sonra ise bir aile olarak fakat yanınızda o kadar insandan belki bir kaç kişi kalacak.

Yakın tarih olan evliliğimde bir çok şey gördüm ve gözlemledim. Gerçekten kolay değil. Fevri olmak asla ve asla çözüm de değil. Sakin olmak tek çare. Soğukkanlı olmak ve asla mantık yürütmemek. Zira her şey mantık dışı neredeyse.

Örf adetleri pek umursamayan ben bunları umursamaya başladım. Sebebi ise yıpranmamak. Benim için düğün denilen şey şeytan işi. Bu güne kadar sorunsuz bir düğün asla göremedim. Eğlencenin olduğu yerdedir ya şeytan işte bu da öyle bir şey. Benim için düğüne bakış açısı evlenenin aile ve mahalle eşrafına bir eğlence düzenlemesidir. Hava atması falan filan. Sen para harcarsın emek harcarsın komşunun kapısına araba çekersin evden alır eğlendirir eve bırakırsın. Bunun karşılığında ise sana evliliğinde yardım olmak amaçlı takı töreni düzenlenir. Halbuki bu tören senin harcadığın parayı karşılar karşılamaz dengede bırakır. Buna kesinlikle katlanmak zorundasınız. Mantık aramayınız. Mantık bulamazsınız. Tek bulacağınız çocukluktan kıza aşılanan telli duvaklı çıkıcan düğün dernek yapacaksın olgusudur.

Yapacak olduğunuz alışveriş dahil her türlü durumda fikir ayrılıkları ve tartışmalar yaşanacaktır. Mümkün oldukça uzak durun bu gibi durumlardan. O kadar çok kalp kırılıyor ki kendi başınıza hareket edemiyorsunuz ve sonucunda büyük bir mutluluk dahi engelleniyor.

Başlı başına sorun ve adrenalin dolu olan bu durumdan çıkışın anahtarı aslında çok basit. Kriz yönetimi uygulamanız gerekiyor. Bildiğiniz şirketlerde vs. kullanılan kriz yönetimi. Bunun da en temel şartı paniğe kapılmadan sakin bir şekilde hareket etmek.

Mesela en büyük hatalarımızdan birisi budur. Panik yapmak. Oldu ki bir terslik çıktı. Allah’ım bu nasıl olur biz bittik demek yerine dönüp geriye bu nasıl olmuş biz bu durumdan nasıl çıkarız planları yapılmalıdır. Hele ki bir iki ay içerisinde evlenmeye çalışıyorsanız tek bir dakikanız dahi yoktur kaybedecek. Fevri olmayan ama seri olan adımlar daima bu gibi durumlarda hayat kurtarır.

Karar alımlarında daima bir taraf üstün olmalıdır. Kız veya erkek. Eğer ikisi de birbirine üstünlük kurmaya çalışırsa o zaman yaş tahtaya bastınız demektir. Ancak birbirinizle çekişir durursunuz. Özellikle kızlardaki ikimiz de eşitiz mantığı ile erkeklere kurulan çevre baskısı (light herif, olum ipleri vermişsin her denileni yapıyorsun) ikili arasındaki bütün sorunları ortaya çıkartan etkenlerdendir. Bu gibi baskılara kulak asmayarak sadece kendinizin bütçenizin ve zevkinizin uyumuyla verdiğiniz kararlar sizi mutlu edecektir. Daha fazlası da değil azı da değil. Eğer ki birisi birisinin üstünlüğünü tanımayacaksa asla o evlilik düzgün bir şekilde yürümeyecektir. Çünkü bir karar organı gerekmektedir. Bir mecliste bile hepsinin üzerinde birisi vardır. Mutlu bir evliliğin böyle yürüdüğünü gördüm ben çevremden. Ya erkek baskın olacak ya da kadın baskın olacak. Lakin bunu da hakkıyla işin bokunu çıkartmadan yapacak. Ne kadın bir mal gibi görülmeli erkeğin gözünde ne de bir erkeğin gururu ezilmemeli çevresinin gözünde. Nasıl ki o erkek sizin çevreye karşı hassasiyetinizi gözetleyip bu akdar sorunun ve gkendisinje göre gereksiz size göre gerekli sorumlulukların ve zahmetin altına giriyorsa kadın da bu sorumluluğu bilmeli, gözetmelidir.

Diğer karşılaşacağınız sorun ise müstakbel eşinizle aranızın soğumasıdır. Hani o evlenince şöyle olacak böyle olacak hayalleri var ya, işte onlar bir bir suya düşmekte bir bir unutulmakta. Odaklandığınız tek şey birilerini mutlu etmek, birilerinin dediğini yapmak oluyor. Aksilikler gözde büyütülerek dert oluyor tasa oluyor. Sonucunda ise sanki soğuduğunuzu hissediyorsunuz fakat durum bu değil. Sıkıntılı bir sürecin getirmiş olduğu strestir durum ve geçicidir. Hani siz aynı eve gireceksiniz ya, başınızı aynı yastığa koyacaksınız ya işte o zaman tüm bunlar bitecek. Sonrasında siz size kalacaksınız. Üstad bir şairimizin bir anısı vardır. ” Eşimle ilk defa büyük bir kavga ettik. Boşanacak raddede bir kavgaydı. Ben ilk defa yastığımı aldım ve kanepeye gittim. Bir süre sonra eşim elinde yastıkla geldi ve yanıma yattı. Benim yerim senin yanındır dedi.” İşte bunu başarabilirseniz hayatta en büyük mutluluklar sizi beklemektedir. Herkesin söylediği bir şey vardır. “Bir kadın ile erkek yataklarını asla ayırmamalı, ne olursa olsun aynı yatakta yatmalıdırlar. Çünkü o yatak onların barışma aracı, gururlarını bıraktıkları yerdir.”

Evliliği sürdürmek gibi zordur evlenmek. Kısacası bu kadar kelamın tek cümledeki hali şudur aslında;

“Eğer seviyorsanız asla kırmayınız…”

Lakin bu cümle çoğu kişiye hiç bir şey anlatamıyor günümüzde…

immortALance

Yönetici

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.