Bazı ilginç filmler vardır. Aslında çok ama çok basit durmasına rağmen oldukça etkilidirler ve defalarca ilzettirirler kendilerini. Herhangi bir aksiyona sahip olmazlar. Tek düze bir filmdir fakat senaryonun işleyişinden çok kalitesi sizleri alır götürür. Forrest Gump da tam öyle bir film. Eskilerden kalma bir film izlemek istediğinizde sizleri alıp götürebilecek bir filmdir.
Tom Hanks bu konuda oldukça başarılı bir oyuncu. Kısacası kendi işini en ideal boyutlarda yapan, oynadığı filmler kalitesiyle öne çıkarken kendisi de mütevazi yapısıyla bizleri karşılar. Yeşil Yol ile tanımayan kaldıysa zaten tanımıştır. Fazla anlatmaya gerk yok diyebiliriz.
Kısa bir özetini geçelim filmin. Forrest Gump (Tom Hanks) babasız kalan bir çocuk. Bacakları güçlü olmasına rağmen sırtındaki problemden ötürü yürümekte zorlanan bir çocuk. Annesi hayatı yakalaması için elinden ne geliyorsa yapar. Derim hep allah insana göt korkusu vermesin diye. Kendisi de bu korku ile sorunlarını çözmüştür ve filmin ana repliği Run Forrest Run (Koş Forrest Koş) süresince koşar da koşar. Tabii ki kendisi aynı zamanda saf bir çocuktur. Hatta saflığı o kadar ileridir ki kader hep yüzüne gülse de hiç bir şey onun içöin fark yaratmaz. Bir milyonerken sokakta simit satabilecek kadar mütevazi yapar kendisini. Ve çocukluk arkadaşı olan Jenny (Robin Wright) ile yıllar arasında sürekli yolları kesişir.
Senaryo Forrest’in daldan dala atlaması ve ne hikmetse her girdiği işte en iyisi olmasını konu alıyor. Aslında hayatı basit yaşamanın bir sebepten çok daha verimli olmasını, detaylarda boğulunmaması gerektiğini gösteriyor. Aslında baktığımızda çoğu şey zaten kısmet dairesinde dönüyor ayrı konu.
Film net olarak kaliteli bir film ve kadro olarak da bir o kadar kaliteli. İMDB TOP250 içerisinde de yeri yok değil. Genel olarak beğenilmiş. 1990 başlarındaki güzel yapımlardan bir tanesi ve ölmeden önce 2 kez izlenmesi gereken filmlerden bir tanesi.