
Eskiye hep özlem duymuşturum. Hayır yaşadığım tarih değil daha gerisi… Mesela çeşme başı aşkların olduğu devire. Plaklardan arabesk dinlenilen vakitlere.
Siyah beyaz bir resim görsem aklıma hep gelir bu özlemim. O döneme tanıklık edememenin hüznünü yaşarım zaman zaman. Mesela çeşmelerin tarihimizdeki önemini hatırladım şu vakitte. O patent şirketlerini kapatmayı öneren adamı oraya koyan zihniyete de acırım zaten. Neymiş daha başka icat olmazmış. Halt etmişsin rahmetli. Teknoloji daha gelişecek ve başımıza daha çok dert açacaktı. Görememişsin.
İstanbul’da yaşıyorsanız eğer hemen hemen her semtte bir çeşme görmeniz muhtemel. Bunlar konumuzun dışında kalıyor. Konumuz olan şey mahalle çeşmeleri bugün. Hani su almak için sıra beklenilen, senin bidonun fazla diye kavga çıkan çeşmeler. Genç kızlarımızın su alırken erkeklerimizin onları izlediği devirler. Hani yavukluların neredeyse tek buluşma şansları. Heh işte o çeşmelerden bahsediyoruz. Küçük ama anlamlı çeşmelerden.
Ferdi Tayfur ne güzel demiş vakti zamanında ” Susadım çeşmeye gelmez olaydım!” diye. Bakın şarkılar bile yazılmış. Teknoloji işte bizi aldı getirdi koydu bilgisayar başına. Ben de bunu karşı amaç için kullanıyorum. Bakarsınız kitlesel bir hareket başlatırım. ( V for Vandetta etkisindeyim hala. ) Ne de olsa her hareket, eşit kuvvette ters yönde bir tepki oluşturur. Belki de bu tepki bendirim.
Romantizmi betirdi teknoloji. Bluetooth ile aşklar yalan, Msn’de aşklar yalan. Vermiyor gözlerin içine bakarak konuşmak kadar zevk hiç birisi ve anlaşılmış buluşmalar çeşme yakınlarında beklemenin verdiği heyecanla geçen kısa görüşmeler kadar zevk veremez diye de düşünüyorum.
Şimdi çeşmeler sadece sembol. Her evde bir musluk, bir telefon çoğunda da bilgisayar mevcut. Yine de bu sisteme karşıyım her ne kadar günümüzün şartları beni bunları kullanmaya zorlasa da…
Dip Not: Çeşmenin kelime kökeni: Su kaynağı anlamında Türkçedeki göz kelimesinin Farsça karşılığı olan çeşm sözünden alınmıştır.
mrb arkadaşlar ben yeni sitenize geldim sitenizi çok beyendim.