Portakal mevsimi de geldi geçti. Düşündüm ki ağzımın tadıyla bir portakal yiyemedim. Hani derler; “çok şey kaybettin sanki!” diye. Ne kaybettiğimi düşündüm ve evet çok şey kaybetmiş oalbilirim dedim. Bütün bunlar Irmak Hanım ile konuşurken düştü aklıma aslında. Ardından Portakal ve Portakal Ağacı için araştırma yaptım.
Portakal kış mevsiminin baş tacı, elma’dan sonra en çok yenen meyve olma özelliğini taşıyor. Şöyle ki; tarih boyunca Altın Elma olarak adlandırılmış bir meyve. Önceden az miktarda bulunmasının da bunda önemi var tabii ki. Diğer bir nokta da hastalara şifa olarak yedirilmesi. Oldukça isabetli bir uygulama ki bugün portakalın içerisinde bulunan C vitamini yani askorbik asit bir çok derde deva.
Bir diğer güzelliği ise Portakalın dekoratif olarak kullanılabilmesi ve diğer yiyecek, içeceklerle de çok rahat karıştırılarak tüketilebilmesi.Ayrıda deodorant gibi mamüllerde de kullanılabilmekte.
Portakal’ı merak eden ağacını da merak eder diye düşündükten sonra bir de portakal ağacı hakkında bilgi vermek istedim. Koyu yeşil yapraklarıyla Citrus cinsine ait bir ağaç. Adı da Citrus Sinensis. Boyu bodur yükü ağırdır.
[…] Portakal (Citrus sinensis) […]
[…] mango, kivi, greyfurt, brokoli, kantolop kavunu, çilek, tatlı kırmızı biber, tatlı patates ve portakal suyudur. Günlük önerilen miktar 60 mg’dır. Fazla C vitamini ( Askorbik Asit ), burun […]