Ağlama ve yazma eylemi. Bana göre ikisi anlamdaştır. İkisi de rahatlatır. Ağlama ve yazma arasında çok fazla fark bulunmaz.
Yıllardır ağlamanın verdiği rahatlığın özlemini duyan birisiyim. Ağlayamadığım zamanlarda yazmayı keşfettim. Yazdıkça rahatladım. Yazdıkça geliştim. Yazma eylemi benim için artık deşarj olmanın diğer adı oldu. Yazdıkça düşündüm, yazdıkça büyüdüm.
Yazdıkça yazılı ifademden ziyade sözlü ifademin de oldukça gelişme kaydettiğine şahit oldum. kendimi daha rahat sunabildim. Halk arasındaki deyişle; “İyi Edebiyat” yapmamı sağladı yazmak.
Ağlama kısmı ise yazma kısmı kadar etkili olmasa da insanı geliştirdiğini düşünüyorum. En başta rahatlatıyor insanı. Daha sakin düşünüyor insan ağlama eyleminin ardından. Ağlama da yazma gibi deşarj etkisi yaratıyor ve yine kendimize gelmemizi sağlıyor. Size; “Ağlama Sakın” diyen bir insanı dinlememenizi öneriyorum. Bulun boş bir köşe ağlayın doya doya. Ağlamayı kaçış olarak kullanmayın sakın. Deşarj olmak, rahatlamak için kullanın. Hiçbir zaman kaçış olmadığı gibi ağlama eylemi hiçbir zaman zayıflık da değildir.
Ben dediğim gibi ağlama eyleminden uzun bir süredir uzağım. Bunun yerini yazma eylemiyle doldurmaya çalışmaktayım. İşte bu sebeple, içimi dışıma vurabilmek için, dertlerimi aktarabilmek için, bir çözüm aramak için bu blogu açtım ve yazdıkça yazdım. Ben yazdım insanlar okudu, ben yazdım kimse okumadı ama kazanan yine ben oldum. Ben bu şekilde kendimi buldum.
Hayatınız stresten uzak olsun. Mutlu ve esen kalın…
yazmanın zevki çok farklı,benim için yazmak artık ihtiyaç,su içmek yemek yemek gibi.Dediğin gibi de insanı aşırı rahatlatıyor ve sözel ifadelerini de geliştiriyor.Hem de blogları ve siteleri daha yakından takip etmeye başlıyorsunuz.Bı size okuma alışkanlığını getiriyor.Sizin düşüncelerinize katılan insanlar size güzel yorumlar yapıyorlar,onların sizi bulması okuması varya..fıstık gibi bir şey..
Allah yazamamayı nasip etmesin bizlere..Bu bir tutku,tutulmayan bilemez:D